Bu seferki macerada Po, yeni ve beklenmedik düşmanlarla karşılaşırken, arkadaşlık ve cesaretin önemi bir kez daha vurgulanıyor. Hadi gelin şimdi biraz size spoiler verelim.
Kung Fu Panda serisinin üçüncü filminin üzerinden sekiz, serinin başlangıcından ise on beş yıl geçti. Ve işte Po, yeniden aramızda. Yeniden doğuşunda köklü bir yenilik yok, ancak serinin hayranlarının alışık olduğu akıcı, tempolu ve güzel animasyonlu eğlenceyi daha fazla sunuyor. Minyonlar serisi gibi, bu da güvenilir bir eğlence kaynağı; sınırları zorlamasa da, çocukları yaklaşık 90 dakika boyunca sessizce eğlendirecek türden.
Nerede kaldığımıza kısaca bir göz atalım: Po (Jack Black tarafından seslendiriliyor), hem kung fu ustası hem de sakar bir obur olan bir panda. ‘Ejderha Savaşçısı’ olarak seçilen Po, Çin’in en büyük savaşçısı, ancak mesleğine olan bağlılığı minimal. O, bir kazın (James Hong) evlat edinilmiş oğlu, kızgın bir kırmızı panda’nın (Dustin Hoffman) öğrencisi ve birçok tehlike altındaki hayvanın kurtarıcısı. Her bölümde Po, dünyanın en güçlü varlığı olmaya çalışan bir düşmanla karşı karşıya geliyor. Bu seferki düşman, dünyanın gördüğü en büyük suç patronuna dönüşmek isteyen, şekil değiştiren bir kertenkele olan Chameleon (Viola Davis).
Kung Fu Panda 4 oldukça beğenildi
Bu macerada – ve gelecekteki franchise potansiyeline göz kırparak – Po’nun bir yardımcısı var. Zhen (Awkwafina), sadece kendi çıkarını düşünen bir tilki. Aynı zamanda çok yetenekli bir savaşçı. Zhen, başkalarıyla çalışmaya hiç ilgi duymuyor, ancak (mantıktan ziyade konu gereği) Po’nun Chameleon’u bulma görevine katılmayı kabul ediyor, Po onu hapisten kurtardıktan sonra. Po, Ejderha Savaşçısı unvanını başkasına devretmeye hazırlanıyor. Acaba ideal adayı nerede bulabilir?
Önceki gösterişli filme göre daha sade bir yapım bu. Yıldız oyuncu kadrosu küçültülmüş (Angelina Jolie, Lucy Liu vb. yok), sahne biraz daha dar ve dövüş sahneleri biraz daha az görkemli. Bu her zaman mutlaka bir eksiklik anlamına gelmez. Mike Mitchell’ın (Trolls, Lego Filmi) sağlam yönetmenliği altında bir aksiyon-arkadaş-komedi olarak işlevini iyi yerine getiriyor. Black ve Awkwafina iyi bir takım oluşturuyor – gelecek filmlerde ona yaslanılsa bile, o bu yükü taşıyabilecek gibi görünüyor – ve son derece sade bir konu, bir tavernada kavga ya da suçlu bir şehirdeki bir polis kovalamacası gibi büyük komedi sahneleri için bolca alan sağlıyor. Chameleon olarak Davis’e daha fazla komik an için fırsat verilmemiş olması üzücü, ancak o, karakterin küçük çerçevesini çok sayıda tekinsiz ciddiyetle dolduruyor.
Önceki Kung Fu Panda filmi, seriyi daha epik bir alana taşımış ve hikayenin sonlandırıldığına dair bir izlenim bırakmıştı. Bu film ise bahse giriyor ve gelecekteki filmler için birçok olasılık tohumu ekiyor. Güvenli ve tahmin edilebilir olmasına rağmen, yine de iyi vakit geçirmek için bir yol sunuyor.